Nuh'un Gemisi, dünyanın en eski ve en gizemli hikayelerinden biri olan Nuh Tufanı'na ait destanın merkezinde yer alır. İnanışa göre, Nuh peygamber, Tanrı'nın verdiği emir doğrultusunda insanları ve hayvanları sel felaketinden kurtarmak amacıyla büyük bir gemi inşa etmiştir. Bu efsanevi geminin kalıntılarının bulunup bulunmadığı konusundaki tartışmalar, hem dinî hem de bilimsel çevrelerde büyük bir merak uyandırmaya devam ediyor. Son yıllarda yapılan bazı keşifler, bu efsanenin gerçeğe dönüşme ihtimalini yeniden gündeme getiriyor.
Nuh'un Gemisi, birçok kültürde benzer tüfandan bahsedilen hikayelerle karşımıza çıkar. Bu hikayelerin çoğu, büyük bir felaket sonrasında hayatta kalan bir adam ve onun inşa ettiği bir gemi etrafında döner. Yahudi, Hristiyan ve İslam geleneklerinde yer alan bu hikaye, tarih boyunca pek çok araştırmaya ve keşfe ilham kaynağı olmuştur. Birçok arkeolog, Nuh’un Gemisi’nin kalıntılarının bulunduğuna dair iddialarda bulunmuştur; ancak bu iddiaların doğruluğu konusunda kesin bir kanıt henüz bulunmamıştır.
Özellikle, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki Ağrı Dağı'nın eteklerinde yapılan bazı kazılar, bu tartışmaları alevlendirmiştir. Archaeological News'da yer alan bir habere göre, çeşitli araştırmalar, bu bölgedeki bazı yapıların yüzyıllar önce büyük bir felaket sonrasında yapılmış olabileceğini öne sürmektedir. Bununla birlikte; araştırmalar, bu yapıların gerçek anlamda Nuh'un Gemisi'ne ait olup olmadığını kesin olarak kanıtlayamamıştır.
Son yıllarda, hem arkeolojik hem de bilimsel yöntemler kullanılarak Nuh'un Gemisi’nin varlığına dair daha fazla bilgi edinilmeye çalışılmıştır. 2000'li yıllarda yapılan birçok keşif, yüzeysel araştırmalarla sınırlı kalmıştır. Ancak son zamanlarda uygulanan jeofizik araştırmalar ve uzaktan algılama teknolojileri, daha derinlemesine bilgi edinmemizi sağlamaya başlamıştır. Bu tür araştırmalar, sadece kalıntılar değil, aynı zamanda söz konusu bölgedeki topografya ve ekosistem hakkında da bilgi vererek, efsanenin daha sağlam bir bilimsel altyapıya oturtulmasına yardımcı olabilir.
Belirli arkeolojik keşiflerin yanı sıra, tarihçiler, Nuh'un Gemisi hikayesinin kökenlerini araştırmak için Eski Yakın Doğu'daki çeşitli mitolojileri incelemektedir. Bu bağlamda, Sumerler ve Babillilerin tufan hikayeleri de önemli birer referans noktasıdır. Dolayısıyla Nuh'un Gemisi'nin bulunması, sadece bir arkeolojik keşif olmanın ötesinde, insanlık tarihinin derinliklerine inen bir yolculuk anlamına gelmektedir.
Ancak, birçok bilim insanı, Nuh'un Gemisi’nin bulunabileceği konusunda temkinlidir. Zira, tarih boyunca bu tür keşifler genelde yanıltıcı olmuştur. Bunun yanı sıra, efsaneler ve gerçekler arasındaki çizgi çoğu zaman bulanık hale gelebilir. Birçok arkeolog, Nuh'un Gemisi'nin yalnızca bir efsane olduğunu savunmakta, eğer gerçekten böyle bir gemi var olmuşsa, kalıntılarının bulunma ihtimalinin çok düşük olduğuna inanmaktadır.
Sonuç olarak, Nuh'un Gemisi’nin bulunduğu iddiaları, büyük bir tarihî, kültürel ve toplumsal öneme sahiptir. Hem araştırmacılar hem de dinî topluluklar için bu konu, çok sayıda soruyu beraberinde getiriyor. Efsane ve gerçeğin sınırlarının belirsiz olduğu bu alanda, yeni keşiflerin yapılıp yapılmayacağı merakla bekleniyor. Nuh'un Gemisi’nin giderilip gidilemeyeceği veya efsaneden ibaret olup olmadığı, insanlığın bilinmeyen yönlerini keşfetme arzusunu beslemeye devam edecek